2 Ocak 2010 Cumartesi

02012010

10 yıl önce milenyum çağına giriyoruz, dünyanın sonu geliyor zırvalarıyla doldurmuşlardı manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi?

O günleri düşünüyorum da, benim kuzenim doğmuştu. Milenyum bebeği diye hastanede inanılmaz ilgiyle karşılanmıştı. Şimdi o kutlamaları ve coşkuyu gösteren hastane personeli, yönetimi hatırlıyorlar mıdır o yaptıklarını acaba? Buradan nereye varacağım, bazen bazı önemsiz olaylara gereğinden fazla önem veriyoruz. Gereğinden fazla yaygara koparıp, kendimizi tatmin ediyoruz sebepsizce. Yılbaşını geride bıraktığımız gün de aklıma bunların takılması pek tesadüf değil aslında. Haftalarca, belki aylarca bu iş için planlar yapan arkadaşlarımı düşünüyorum da, al oğlum bitti işte, ne değişti? Bir de takıntılarımız var ya hani, saatler tam 00.00'ı gösterdiğinde ne yaparsak tüm bir yılın o şekilde geçeceğine inanmak gibi. Dün epey kalabalık ve saatin 00.00'ı geçip geçmediğini anlamakta zorluk çektiğimiz bir mekandaydım. Kimileri öpüştü, sarıldı. Tolga şöyle bir süzdü masayı, kendisine en yakın kadehini gördü ve büyük bir yudum aldı tam 00.00'ken.

Bütün yıl içiyorum dostlar. Bilin, duyun. Her daim içmek için bulun hatta beni.

02012010, yılbaşını unutturan ilk gün. Bana eskisinden hiç bir fark göstermiyorsun. Hiç bir temenni, umut, varsayım işlemedi be oğlum. Yine de önyargılı davranmayacağım. Herkesin biraz şansa ihtiyacı vardır ne de olsa.

Kendimle konuşmam bitti, şimdi genellemelerime dönebilirim. Dönerim dönmesine de,bu yazının bitmesi gerektiğini hissettim. Kelimeleri bir araya toplamak zor değil de, milletin derdinin beni germesinden rahatsız oldum bak şu an. Bıraktım, herkes doğrularıyla mutlu olsun madem.

Haydi bakalım gençler, dağılın şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder