4 Ocak 2010 Pazartesi

Hak aramak!

Değerli okurlar,

Bugün yazmayı istediğim konu aslında kendi mesleğim adına çok uzunca bir süredir devam eden fakat bu uzun süre boyunca sessizliğini bozmayı bir türlü başaramamış bir konuyla alakalı olacak.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı bir açıklamada artık ilaçların marketlerde satılmasının gündemde olduğunu ve bunun nedenleriyle ilgili bir takım açıklamalar yapmıştı. Bunun üzerine eczacılar ayaklanmış, eylemlerde bulunmuş bir şekilde kendilerine yapıldığını düşündüğü haksızlığı protesto etmişlerdi. O protestolar içerisinde gördüğüm bir yazı beni hem üzmüş hem de cesaretlendirmişti. O yazı aynen şu şekildeydi, " Ya FAKÜLTELERİ KAPATIN ya da BIRAKIN İŞİMİZİ YAPALIM!" Bu yazıyla senin ne işin var Tolga diyenleri ilgilendiren bölüme geldik.

Bildiğiniz gibi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu antrenörlük bölümü öğrencilerininde yıllardan beri kanamakta olan en büyük yarasıdır bu. Bakın değerli okur, eczacıların isyanını haklı görüyorsan bir de şunu dinle. Tam 8 yarı yıl, 4 sene boyunca antrenör olmak için eğitiliyoruz. Bu süreçte bu işin, psikolojik, fizyolojik, kinesiyolojik, anatomik, teknik ve şu an bir çırpıda bunları yazarken aklıma gelmeyen bir çok boyutunda eğitim alıyoruz. Burada almış olduğumuz dersler bizim bir sporcunun antrenmandan önce neden 8 dakika değilde 10 dakika koşması gerektiğini bilecek kadar ince detayını öğrenmemizi sağlayacak bilgilerdir. Hangi çeşit çalışmanın ne şartlarda ve nasıl yapılması gerektiğini, bir sporcunun antrenman içinde gelişimini sağlamak için hangi özelliklerinin nasıl sıralanması ve geliştirilmesi gerektiğini öğreniyoruz.

Ben bu iş için tam 3 senedir bu okuldayım. Aldığım yabancı dil eğitimiyle beraber 4.yılım. Hala bu okul bünyesinde eğitim almaya, kendimi geliştirmeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Araştırıyorum, yabancı kaynaklardan, çağın gerektirdiği ve geliştirdiği teknikleri çok yakından takip ediyorum. Peki tüm bunları neden yapıyorum?

Türkiye Futbol Federasyonu, bol bol ve sık sık antrenörlük kursları açıyor. Bu kurslar yaklaşık 10 gün kadar sürüyor ve bu kursların neticesinde yapılan sınav sonucu antrenör adaylarına diplomalar veriliyor. Eğer ki profesyonel bir futbolcuysanız ve cebinizde paranız varsa (ki olmaması ne mümkün?) benim 4 hatta yabancı dil ile 5 yıl da aldığım diplomayı bir kaç ay içinde alabilirsiniz.

İşin en acı tarafına geldi sıra. 10 gün içerisinde bu kursta hap haline getirilmiş vaziyette, benim okulda aldığım derslerin "BİR KISMI" burada ki antrenör adaylarına öğretilmeye çalışılıyor. Sonucunda çıkan antrenörler vakti zamanında bir takımda çalışmış yeni emekli bir futbolcu olunca tanıdıkları yöneticiler vasıtasıyla hemen üst kademelerde çalışmaya başlıyor.

Bakın kendimden örnek vereyim. Bu dönem staj için İzmir'in en büyük kulüplerinden birinde çalıştım. Çalıştığım kademe yeni adıyla A2 bir önce ki ismiyle PAF takımıydı. Bu takımın başında UEFA A lisansa sahip bir antrenör bulunmaktaydı ve bu antrenör bu diplomasını federasyonun açtığı kursta almıştı. Buraya kadar zaten her şey yukarıda anlattığım şartların bir sonucu, şaşırtıcı değil. Bu kulüpte eski bir futbolcu da olan antrenörle çalışmaya başladığımız da hep bir adım geride durarak yaptıklarını ve futbolculara verdiklerini gözlemledik. Bu süreçte öyle büyük yanlışlar vardı ve tüm antrenman yanlışlar üzerine kuruluydu ki inanmak mümkün değildi. Her an sakatlığa davetiye çıkartmaya müsait bu antrenmanı büyük bir şaşkınlıkla izlemiştik. Bir antrenmanın soğuma devresine çeviklik ve kuvvet antrenmanı konulmasını gördüğümüz an inanamamıştık. Biz daha şaşkınlığımızı üstümüzden atamamıştık ki korktuğumuz başımıza geldi ve 2 oyuncu sakatlandı. Antrenman içinde yapılan çift kale maç, 1e 1 , 2ye 2 gibi savunma hücüm organizasyonlarının ardından yapıldı bu çeviklik ve kuvvet çalışmaları sayın okur yanlış duymuyorsun. Netice kaçınılmazdı.

Şimdi ben soruyorum eczacıları haklı görenlere, sizce biz de mağdur değil miyiz? Bir futbolcu illa ki antrenör olmak istiyorsa, okusun 4 senelik bu okulu öğrensin tüm bilimi geçsin takımın başına kim hayır diyor ki? Ama olmaz sayın okur, bizim ülkemizde reçeteyi market okur, futbolu mütahhitler yönetir çünkü.

Üzülüyorum değerli okur, haksızlığa tahammül edemiyorum. En iyisi olmak için çabalarken, birilerinin yanlışlarını kabullenerek bu işi yapmak istemiyorum. Fakat bunun için bu ülkenin daha milyonlarca fırın ekmek yemesi gerekicek ve bizde hep başkaları bu işi nasıl yapıyor diye aval aval izlemeye devam edeceğiz.

Saygılarımla.

4 yorum:

  1. merhaba,

    yazının bir kısmını spor servisinde gördüm ntv'de..

    bence değişik bir bakış açısı getirmişsin olaylara, fakat şu bir gerçek ki sadece spor sektöründe değil diğer her sektörde de 'eski futbolcu' gibi örneklerle karşılaşmak mümkün.

    mesela ben işletme mezunu oluyorum 6 ay içinde. fakat kimse bana işletmesini vermez ne kadar iyi olursam olayım. fakat eğer babamın bir restoranı olsa, ben orda rahat rahat çalışabilirim. veya çok zengin olsak, kendi işletmemi açabilirim. bu durumda da değme işletmecilerin, parlak çocukların önüne geçebilirim.

    dogruluğu yanlışlığı bir kenara, bu sadece türkiyenin değil dünyanın gerçeği bence de. sonuçta yüzlerce binlerce örnek var, kimisi uç noktalarda başarılar yakalamış, kimisi de müthiş dibe vurmuş.

    demek istediğim şu ki, benim yazında takıldığım nokta, futbolculuktan sonra gidip de 4 senelik bir yüksek okul eğitimi almadan antrenörlük kartı almamalarını savunman. bence bu biraz sert bir karar. tabi ki bunu söylerken A2'de yardımcılığını yaptığın insanı hesaba katarak söylüyorsun ve çok haklısın, ben sadece 'herkes öyle değildir' diyorum.

    ben istanbulda yaşıyorum ve öss sınavına kadar bir takımda basket oynadım. daha sonra lise sonda antrenörlük yapmaya başladım, spor okulu, yaz kampı vs. spor akademisi öğrencisiysen biliyorsundur. sporla ilgili herhangi bir eğitim verilmedi kulüp tarafından bana, sebebi de bugün spor servisinde konuşulan '15 yaşına kadar eğitim değil eğlence' olması gerektiğiydi. ben ve birkaç arkadaşım da işte kitaplar satın alarak, panellere giderek veya DVD izleyerek kendimizi geliştirmeye çalıştık. ta ki spor akademisi öğrencisi bir antrenör aramıza katılana kadar. İstanbul Üniversitesinde okuyordu ve bizim bildiğimiz ne varsa yıkarcasına eleştirdi, doğrularını söyledi falan.

    bizim kaynaklarında kötü olduğunu düşünmüyordum, sonuçta biz oyuncuyken öyle antreman yapıyorduk fakat mesele kaynakların eski olmasıymış. sonuçta her alanda olduğu gibi bir süre sonra ister antrenörlük bilgisi ister başka bir şey olsun, bilgiler eskiyor sonra da yenileniyor.

    Senin büyük rahatsızlık duyduğun konu da bence bu bilgilerin yenilenmemesi. insanların 'biz böyle gördük şimdi de böyle verelim' demesi. eğer A2'de yardımcılığını yaptığın adam, kendini geliştiren, kitap karıştıran yeniliklere açık olup sana danışan biri olsaydı, sen yine 'Spor akademisi mezunları eczacılarla aynı kaderi paylaşacak' der miydin?

    Tekrar eline sağlık,
    Umarım hep böyle ilgi çekici konularla ilgili yazmaya devam edersin.
    Ömer Bilgin

    YanıtlaSil
  2. Zor be yavrum bu işler Kİ artık kimse eğitimini aldığı işi yapamıyor.. Ne iş olsa yapar olduk .Gidişat kötü vesselam lakin iyiye dair ümtileri de yitirecek değiliz.Güzel günler göreceğiz :)

    YanıtlaSil
  3. @Ömer Bilgin, teşekkür ederim.

    @' Zeré, bende böyle ümit ediyorum. temenniler için teşekkür ederim .)

    YanıtlaSil
  4. Ayrıca Ömer Bilgin'e ayrı bi paragraf daha açacağım.

    Değerli arkadaşım, bunu şu şekilde yorumlayabilirim sana. Eğitim bu anlamda gerçekten çok önemli bir nokta. Çünkü yanlış yaptığın işlerden sonra tamiri mümkün olmayan yaralar açabiliyorsun bu iş içinde. Çünkü işimiz insan. Bir yazar olsan, silip yanlışını düzeltebilirsin belki ya da diğer işlerde belki en fazla maddi bir kayıp yaşarsın hatalarından ötürü. Fakat biz insan yetiştiriyoruz. Sporcu yetiştiriyoruz. Bir nevi insan mühendisliği bizim işimiz.

    Futbolcuların belirli artıları yok değil mi? elbet var sahanın içerisinden geliyorlar vs. fakat öğrendikleri dediğin gibi her daim doğru değil. çünkü her profesyonel futbolcu işi bilen hocalarla çalışmıyor üstüne üstlük, o öğrendikleri yanlışlarla kendini yetiştiriyor. İlla ki bu işi yapmak istiyorsa futbolculuk hayatından sonra, 4 sene gidip akademik eğitim alsın. bu onun hakkıdır ve yapması gerekendir. Doğruları öğrenmek için, en iyisi olmak için.

    Biz de iş çok kolay. Hemen git belgeni al, isminle hemen işe başla. İşi bilmediğin içinde kendin 50bin alırken yanına 1-2bin maaşla akademisyen hocaları al, başarıdan başarıya koş. Düzen bu.

    YanıtlaSil