3 Nisan 2010 Cumartesi

Vazgeç-me!

Bir işe başkoymak ile yol almak arasında bu denli bir uçurum olabileceğini asla tahmin etmiyordum. Yapabileceklerinizin sınırlarını bilmenize rağmen, bazen sizin kolunuzu-kanadınızı 'kırıveriyorlar' ve öylece kalakalıyorsunuz.

Hayat sanırım bolca belirlediğimiz hedefler ve bunlardan sapan nice atışlarla kuruluyor. Ne zaman ki 'bir kez' vuruyorsunuz o hedefi, işte o zaman tüm kapılar ardına kadar açılır, sanıyorsunuz. Sayfalar dolusu hayal kırıklığıyla, kalp kırıklığını birleştiren yazılar yazabilir, sonuna kadar isyan edebilirsiniz. Çünkü emeğinizin, çabanızın kendini 'halt' zanneden kişilerin elinde hiçe sayıldığını, oyuncak edildiğini, umursanmadığını görmektir aslında tüm bu koşulları ortaya çıkartan. Tüm bu durumlar karşısında oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi üzgün, son umudunu da yitirmiş bir birey kadar çaresizliğe düşüp, herşeyden kendinizi soyutlayabiliyorsunuz. Ne yazık ki hayat dediğimiz bu nefes alıp-vermek kadar basit, fakat var olmak kadar zor bir oyunun içindeyiz.

Medcezir bir dünya bu. Tam hedefe vardığını sandığında ayağına çelmeyi takabilen, hem de o çelmeyi en yakınına attıran bir dünya. Artık anladım ki sorun düşmek değil. Düştükten sonra kalkıp, tekrar bütün gücünle koşabilmek!

İşte sırf bu yüzden aklınızdan çıkartmayın, yerden kalkamazsanız 'nakavt' olursunuz.

Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder