14 Ekim 2010 Perşembe

Bahaneler bitmez!

Türk futbolunun geldiği noktayı sayfalarca yazdık, durduk. Yabancı hoca bize göre değilmiş, Terim'in günahı neymiş? Böyle takım mı kurulurmuş? Bitmek bilmeyen sorular ve sorunların hiç bir doğru cevabını bulamadan 6 puan kaybettik.


İlk iki maça 6 puanla başlayan Türk Milli takımı, son iki maçta 0 çekti. Grup liderliği maçında Almanya'ya, telafi maçında Azerbeycan'a bir güzel kaybettik. Futbol oynamadık yine ve de kötüyken bile kazanabilmeli büyük takım olgusunun kilometrelerce uzağına düştük. Peki neydi sorun? Neyi yanlış yaptık?


Fatih Terim ile beraber başlayan Milli takımı, kulüp takımı havasına bürümek ve kaynaşmayı hızlandırmak, kısa vaade de bize katkı sağlasada, uzun vaade de yani şu an bize acı veriyor. Fenerbahçe maçında bırakın Beşiktaş izleyicisini, futbol severleri bile çıldırtan futboluyla formsuzluğunun zirvesinde ki Nihat! Stoke City'nin 25 kişilik kadrosunda bile yer bulamayan Tuncay! Fenerhabçe 11'ine giremeyen Özer. Galatasaray'da son haftaların en çok eleştirilen oyuncusu Hakan Balta! 11'e girmeyi bırak, sonradan bile oyuna giremeyen Semih... Tüm bu isimlerin Türk Milli takımının 11'ini oluşturan temel iskelet olduğu düşünülürse, sorunun ne olduğu gayet ortaya çıkacaktır.


Sonuç olarak, Türk Milli takımının kadro kalitesi, isim olarak yeterli olsun diye uğraşırken, form seviyesini yerlerde süründürüyoruz. Avusturya maçına kadar 4 ay var. Bakalım, oyuncuların form tutmasını mı bekleyeceğiz, yoksa form tutmuş çalışkan çocuklardan bir kadro mu kuracağız?


Hiddink ya farkını ortaya koyacak ya da gazetelerin "GO HOME" manşetlerine razı olacak. Biz de hayal kırıklığı reklamlarına bir yenisini ekleyip güleriz, ağlacanak halimize.


Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder