14 Eylül 2010 Salı

Karadeniz'de fırtına sert esiyor!

Tüm dünyada ligler başladıktan sonra en çarpıcı sonuçların İngiltere'de alındığına tanık olduk. Arka arkaya alınan 6 gollü maçlar bir an da bütün dikkatlerin zaten ilginin üst düzeyde olduğu premier lige kaymasını sağladı. Her daim bilinen akıcı, yüksek tempolu İngiltere futbolu bizleri mest etti.

Ligimizde sert, temposuz maçlar ve yüksek beklentilerle oluşturulan takımların ardı ardına kötü futbolları beklentileri inanılmaz derecede düşürmüştü.

Bugün televizyon karşısına geçip maçları beklerken, acaba maç mı izlesem yoksa gidip bir kaç dvd mi karıştırsam diye düşünmedim dersem yalan olmaz. Futbola olan aşkımın ağır basması beni inanılmaz bir hatanın eşiğinden döndürdü.

Yer Avni Aker, Trabzonspor - Sivasspor. Başlama düdüğünden, son düdüğe kadar temponun neredeyse hiç düşmediği, inanılmaz asistler ve birbirinden güzel gollerin atıldığı çok lezzetli bir maç seyrettim. Sezonun göze hoş gelen futbol oynayan takımlarının başlarında gelen Trabzonspor, Fenerbahçe maçınında üstüne futbol anlamında çok şeyler katarak Sivasspor'u bozguna uğrattı adeta. Kaptan Yattara önderliğinde, futbolu resitale çeviren bizim uşaklar, keşke 90 dakika bitmeseydi dedirtti.

Maçın keyfinden, analizine geçecek olursak eğer, tüm takımın uyum içerisinde ve dengeli bir futbol ortaya koyduğunu söyleyebilirim. Kaleci Onur'a her ne kadar çok iş düşmemiş gibi gözükse de maç 2-0 olduktan hemen sonra Sivasspor'lu Cihan Yılmaz'ın karşı karşıya pozisyonunda muazzam kurtarışı olmasaydı muhtemelen Trabzonspor bu denli rahat bi galibiyete ulaşamayabilirdi. Defans bloğunda Egemen ve Giray ikilisi gayet işinde başarılıydı. Burada Giray'a, geriden oyun kurma becerisi, isabetli pasları ve duran toplarda ki etkinliğinden dolayı kesinlikle fazladan alkışı göndermek gerek. Serkan, her zaman ki alıştırdığı tempolu oyununu bir de asistle süsledi ki, görülmeye değerdi. Bugün Cale'nin yerine sol bekte görev alan Ferhat, üzerinde ki stresi gizleyemese de bana kalırsa çok diri kaldı ve girdiği kademelerle göz doldurdu. Orta sahasında Selçuk ve Colman'la ayakta kalan Trabzon, Selçuk'un golü, Colman'ın da harika paslarıyla işini layıkıyla yaptı. Maç başında 4-2-4 görünümünde olan Trabzon'un harika işleyen ön kısmına teker teker teşekkürlerimizi sunmak gerek. Yeni transfer Jaja, bu dörtlünün aksayan kısmı gibi gözükse de ilk maçın heyecanı ve baskısı altında çok fazla da sırıtmadı.

Bir satır da yedekten gelen Alanzinho'ya. Teknik becerisi üst düzeyde olan Brezilya'lı bugün öyle bir asist yaptı ki, sanırım bir kaç yıl boyunca Lig Tv jeneriklerini süsleyecek. Oyuna girdikten sonra, zaten fazlaca yıpranmış olan Sivas takımını öldürücü paslarla adeta perişan etti. Nitekim bu şova yönelik futbol karşısında sinirlerine hakim olamayan Sivasspor'lu Sedat kırmızı kartla oyun dışı kaldı.

Sonuç olarak 90 dakika sonunda atılan 6 gol, keyiften mest olan bir ben ve kolbastı kalmıştı.

Alkışlar uşaklara.

12 Eylül 2010 Pazar

maddi, manevi büyüksün dev adam!


Türkiye, yıllar boyunca hep küçük zaferlerin gölgesinde büyük mutluluklar yaşardı. Her zaman bunu da başardık ya, tamamdır, sonrası olmasa da olurdu bizim için. Küçüktük.

Bir zamanlar bir büyüğüm, "insanlar büyüdükçe hayalleri küçülürmüş." derdi. Bu gece o büyüğüm de dahil olmak üzere hepimiz bir şeyi baştan öğrendik. Bizimkiler büyüdükçe, "devleştikçe" bizim hayallerimizde büyüdü!

O yüzden, ne olur durma, büyü, kocaman ol, DEV OL, ŞAMPİYON OL.

12 dev adamın masalının sonunu yarın yazacağız. Gökten bu gece elma falan düşmedi, o Semih'in bloğuydu.


Hadi şimdi hayal kurun, bu kadar gerçek kalbe zarar!


Saygılarımla.