3 Mart 2010 Çarşamba

Ümit Turmuş ile söyleşi


Geçtiğimiz hafta salı günü okulumuzda türk futbolunun yetiştirdiği beyefendi, en önemli hocalarından biri olan Ümit Turmuş'u ağırladık. Ders niteliğinde hazırladığı önemli notları ve bilgi birikimiyle bizlere gayet keyifli 1-2 saatlik bir süreç yaşattı.
Bildiğimiz üzere bu söyleşi öncesi Ümit Turmuş, Karşıyaka SK ile yollarını yeni ayırmıştı. Bank Asya 1.liginde 11.sırada aldığı takımını ilk 6 içerisine taşımış olsa da yine yaranamadı kimselere ve görevine son verildi. Bu konuyla ilgili hocamızın anlattıklarını ilerleyen bölümlerde aktaracağım. Öncelikle, söyleşiden küçük notlar vermek istiyorum.Blogumu takip eden okurların yakından bildiği gibi, okulumuzun ilk döneminde Ümit Kayıhan ile gerçekleşen söyleşiyi yazmıştım sizlere. Bu söyleşide ise inanılmaz bir kalabalık hakimdi. Özellikle, akşam saatinde olmasına rağmen hemen hemen tüm antrenörlük eğitimi öğrencileri katılım gerçekleştirmişti.

Okul müdürümüz Birol Doğan'ın öncelikle taktimi ile Ümit Hocaya merhaba dedik. Bu taktim sırasında öğrendik ki, Birol hoca, Ümit hoca ve yine okulumuz bünyesinde eğitmenlerimizden Ersin Altıparmak hocamızın sınıf arkadaşı olduğunu öğrendik. Bir sınıftan böylesine başarılı insanların çıkması, birbirleri için ne kadar şanslı olduğunun bir göstergesiydi hiç şüphesiz ki. Kim bilir belki bizlerde ilerleyen yıllarda benzer tablolar içerisinde bulunabiliriz. Gelelim söyleşimize.
Değerli hocamız Ümit Turmuş, ödevini yaparak gelmişti söyleşiye. Anlatmak istediklerini çok güzel bir şekilde özetleyerek bir kaç slayt gösterisi şeklinde göstermişti bizlere. Bunlara bir göz atacak olursak eğer ;İlk olarak bizlere Antrenörlük tarzımızın ne olduğunu sorarak başladı. Yukarıda ki fotoğrafta da görüldüğü gibi; "Rastgele, sıralı, felsefi ve somut" şeklinde nitelendirdiği başlıklar hazırlamıştı. Bizlerden kendimize uygun gördüğümüze gitmemizi istemişti. Söyleşiye katılan herkes ayağa kalkarak seçtiği yöne gitmiş ve kendine uygun bir tarz belirlemişti. Fakat işin aslı Ümit Hoca'nın bir süprizi gibiydi. Aslında bu kriterlerin hepsini içimizde sentezlememizi istediğini söyledi. Bir bakıma da haklıydı. Günümüz futbolunda sonucun altın değerinde olduğuna kendimizi kaptırıp, bunun aslında bir oyun olduğunu unutmamızı istemiyordu. Hak vermemek elde değildi gerçektende. Hocamız bu süreçte bizlere bir kaç slayt daha paylaştı. Bunları da vererek karşılıklı soru cevap bölümüne geçtiğimiz kısmı aktarmak istiyorum.
Hocamızın bu slaytlarda aktardıkları oldukça açık olduğundan ekstra bir açıklamaya gerek duymuyorum.


Bu bölümden sonra hocamız bizlere söz vererek karşılıklı soru cevap şeklinde diyalog içerisine girdik. İlk söz hakkını bana vermişti. Sorum anlattıklarından ziyade kişisel olarak büyük bir haksızlığa uğradığını düşündüğüm görevinden alınmasıyla ilgili olmuştu. Hatırlanacağı üzere yöneticilerin Ümit Turmuş'un teknik değerlendirmesine ve belirlediği kadroya yaptığı saygısızca tavır ve hareketlerden sonra sözleşmesi feshedilmişti. Bu süreçte Ümit Hoca'nın basında yer alan haberlerini yakından takip etmiştim. Bir açıklamasında, kendisine yapılan davranıştan rahatsız olduğunu bildirmiş fakat sadece hakkı olanı istediğini ve tazminat talebinde bulunmayacağını beyan etmişti. Bu olan bitenden, ileride antrenör olacak biri olarak rahatsızlık duymuştum. Oyuncuya dayalı düzenin içinde, futbolu bilmez yöneticilere prim yaptırdı diye kızmıştım bile kendi içimde Ümit Hoca'ya. Fakat anlattıklarından sonra ona hak vermemek elde değildi. Aldığı futbol antrenörlüğü eğitiminin üstüne İngiltere gibi futbolun beşiği kabul edilen bir yerde 3 yıl çalışarak kendine harika bir vizyon sağlayan bir hocanın maruz kaldığı durumu ne olursa olsun içime sindiremiyorum. Böylesine değerli şahısların ne kadar çok zor yetiştiğini görmezden gelmek kolay. Çünkü her gün emekli olan bir futbolcunun teknik direktör olduğu bir ülkede, kendi tırnaklarıyla kazıya kazıya yükselenleri harcamak kolay oluyor.

Futbol değerlendirmelerinde başarının ölçütüyle ilgili gelen sorulara da bizlere açıkladığı slaytlar üzerinden yanıt verdi Ümit Turmuş. Daha sonra çalıştığı kulüplerde başına gelen yönetici yanlışlarından ve karşılaştığı zor durumlarda ki dik duruşunu her ne kadar o söylemek istemese de farketmemek zordu.

Bir kez daha haksızlığa uğrayarak şimdilik ayrıldığı teknik direktörlük koltuğuna dileriz daha güzel şartlarda geri döner.

Bizlere vakit ayırdığı içinde burdan bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz Ümit Turmuş'a.

Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder